20 Aralık 2012

İki yıllık aradan sonra tekrar merhaba.

Yalnızlığın bana bu kadar çok koyacağını kestiremiyordum. Aslında her şey çok doğaldı ama artık bünyem böyle heyecanları kaldırdıktan sonra kolayca atamıyormuş. Şu anda yazın hissettiğim yalnızlıktan çok daha fazla yalnız hissediyorum. Aslında çok mutsuzum, belirtmemeye çalışıyorum sadece.

Hayatımı onunla şekillendirmek isterken, çok basit şeyler istediğimi ve "yanımda sadece birileri olsun, huzurlu olacağım" diyeceğimi bilmiyordum. Her şeyi tek başıma yapma çabalarım beni çok zorluyormuş. Aslında hep birisine ihtiyacım varmış ve hep sessizce çığlıklar atmışım "beni bırakmayın" diye.

Çaresizlik nedir? Artık her şeyi yapmışsındır ve hüsranla sonuçlanmıştır. Yapabilecek bir şeyim kalmamıştır. Kaosa sürükleniyordur durum. Yalnızlık içimde bir çaresizliğe dönüştü artık. Kimseyi kabul etmiyor ve onu aramaya devam ediyor. Sanki dünyadaki 8 milyardan sadece 1 kişi varmış ama yokmuş gibi.

Böyle bir çaresizlik benimkisi. Artık çaresizlikte kendini umutsuzluğa dönüştürmüş durumda.
Ona karşı soğuğum artık. Sadece dürtülerime cevap verebilir. Ruhumu okşayamaz.

Bazı anlar geliyor, yalnızlığımdan ölesiye tiksiniyorum. İnsan çok, sahte yalnızlığımı giderecek insanlar tonla. Ama o yok. Kansızlıktan ölmeyeceğim. Sadece durum beni bitkin, halsiz hissettiriyor. Kendime gelemiyorum. Onun yaşattığı geçici mutluluk, şu anda yerini uzun süreli acıya bıraktı. O aslında, hissiyatıma ve aceleciliğime karşı bir bahaneydi.
O, kullanılan alkol gibiydi. Etkisi harika ama geçtikten sonra çekilen çile gibi.
Hayır, aşk değil bu.

Kendini bırakmak nedir bilir misin? Öyle bir an gelir ki, o anda "sikerim" deyip beynin mantık bölümünü devre dışı bırakmaktır. Nereye giderse gideceksindir, ne derse yapacaksındır.

Bunun tadına varamadan böyle araya giren piç gibi bitti her şey.
Salak değilim, sadece çaresizim.
Ufacık bir umutla can çekişmekteyim.
Ne de güzel kendimi umutsuzluğun o acı tadıyla beslemiştim kendimi.
Acıydı ama karnım doyuyordu.
Tatlıyı görünce çocuklar gibi tatlı yemek istedim ama ağzıma sadece 1 parmak bal çalınmıştı.

Şimdi çaresizliğimle ve ufacık umudumla nereye gideyim? Yalnızken daha çok düşünüyorum bu soruyu.
Sadece... Dramalara alışkın değilim.
Zaten, kim dramalı bir hayatı tercih ederdi ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder